Gerze Mutlu Son Hizmeti Ebru
Gerze Mutlu Son
Gerze Mutlu Son Yaban Midilli atları, bahçenin ucundaki taş duvara
yaklaşırlardı ve kar yağardı. Köy evinin tam gerisinde bir
çeşit sundurma vardı. Orada yatıp uçuşan kar tanelerini
seyrederdiniz. Yerde, her kar tanesinin eriyip öldüğü nemli
noktayı görebilirdiniz. Yere düşüp erimeyen ilk kar tanesini
ve tüm toprağın iyi mi beyazlaştığını da görürdünüz. Üşüyünce
eve dönerek, o pırıl pırıl bakır çaydanlığın ve minik mavi
adamlarla süslü tabağın üstünden, pencereden bakardınız.
Yatağa yatınca, başucunuzda şekerli ve kremalı bir kâse
dolusu rendelenmiş mısır bulunurdu. Bir de kitaplar vardı.
Yatağın başucundaki rafa sıralanmışlardı. Onları yerli yerine
koymaya zahmet etmediğiniz için, iki üç tanesi sıranın
üstünde yatay dururdu her zaman. Sayfalarının kenarları
kıvrılmış, çiziklerle doluydu kitaplar. Topsy ile Mopsy’yi
anlatan yepyeni kalmış bir kitap vardı. İki kızla ilgili olduğu
için hiç okumamıştı o kitabı. Sihirbazı özetleyen bir kitap vardı.
Ödünüz kopardı bunu okurken; korkunç örümceğin resmi
bulunan yirmi yedinci sayfayı atlardınız her süre. Toprağı
kazıp bir şeyler çıkaranlar üstüne bir kitap vardı, mısırlı bir
şeylerdi bunlar. Adam Çocukların Trenler Kitabı vardı; adam
Çocukların Gemileri Kitabı vardı. Ralph hakkaten görür şeklinde
Gerze Mutlu Son
oldu bu kitapları; elini uzatsa, onlara dokunabilirdi. Adam
Çocukların Mamut Kitabı’nın ağırlığını, raftan yavaşça iyi mi
çıkıp aşağıya kaydığını duyar benzer biçimde oldu… Her şey iyiydi
eskiden; güler yüzlü ve arkadaşçaydı her şey.
Önlerindeki çalılar çatır çatır ezildi. Çocuklar, domuzların
geçidinden deliler şeklinde fırladılar; sürüngen bitkilerin arasında
çırpındılar çığlık çığlığa. Ralph, Jack’ın taraftan itilip
düşmüş olduğunü gördü. Derken bir mahluk, domuz geçidinden
çıkarak, korkunç homurtularla Ralph’a doğru atıldı. Uzun azcaı
dişleri pırıl pırıl parlıyordu. Ralph, aralarındaki mesafeyi
serinkanlılıkla ölçebildi, nişan aldı. Ancak beş yarda uzakta
olan yabandomuzuna, o metelik etmeyen tahta değneğini
fırlattı. Değnek, yabandomuzunun koca burnuna çarptı; bir an
orada asılı kaldı. Hayvanın homurtusu, ciyak ciyak bir
bağlarırışa döndü; yabandomuzu yana sapıp, çalıların içinedaldı. Domuzların geçidi, bağrışan çocuklarla doldu tekrar.
Koşa koşa gelen Jack, çalıların şurasına burasına baktı.
“Buradan…”








Son yorumlar